İkinci paradoks

İkinci paradoks

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantılarından sonra politikadan içerik hakkında bilgi sahibi olduğunun işaretlerini veren muhalefet de dahil ses çıkmadı ve dişe dokunur bir açıklama gelmedi.

Bu kadar vurgu, nitelendirme ve afili isimlendirilen Komisyonda neler konuşulur diye merak ediyor insan.

Halklar için yapılan Halktan gizleniyor.

Özgürlüğü esas alan düşünce, politikanın tarafı değildir ama muhatabıdır. özgürlük apolitik değildir, duyarsız kalmaz, anti-politiktir ve karşı tutum sergiler. Politik söylemlerin kuyruğunda gitmez.

Politikacı deyimiyle sahada yani toplumda, politikanın sosyal yaşamda işlevi sorgulanıyor, bu kesin.

Kürt Belediyelere kayyum atanıyor, ama Kürt politikası, kayyum atayanlarla katı antidemokratik bir sisteme doğru hızla giderken iktidarla görüşmeler yapıyor.

Halkı mutlu! etmek için bütün hayatını politikaya adamış politikacıların 😂halka doğru dürüst hiç bir açıklama yapmamaları düşündürücü.

Pazarlık payı vardır elbette.

İstenilen ve verilen özgürlüğün! ne olduğunu merak etmeye başladım.

Özgürlüğün askıya alındığı bir rejimde özgür Kürtler._

Birinci paradoks.

DEM Partinin, devletleşmiş iktidar partisi ile görüşmeleri Kürt politikasının Kürtler adına yaptığı açıklamalar - aslında daha çok açıklamamalar - buna dahildir.

Politikacılar ve iktidar arasında ne konuşulduğunu temsil ettiklerini iddia ettikleri halklar bilmiyor. Pazarlığın her iki tarafı da ketum.

Söylediklerinin arkasında söylemedikleri duruyor. Acele açıklanan Gelsin mecliste konuşsun dan sonra çok ağır ilerleyen bir süreç başladı. Bu kadar ani ortaya çıkan bir çağrının arkasından bu kadar yavaş harekete geçilmesi ilginç.

Politika Kürt sorunu olarak ele almaya devam edecektir elbette.

Beklenen nedir?

Bu görüşmelere iktidarın da, daha gönüllü görünmekle birlikte, Kürt siyasetinin de biraz arkasından itilerek geldiği duygusunu veriyor.

Konuya Suriye’yi de içerecek şekilde bakılırsa böyle bir görüntü ortaya çıkıyor.

Orta Doğu’da sorun çözücü olmak önemli diyorlar.

Çözerken yeni sorunlar fışkırıyor

Bir de sorunun çözüldüğüne dair emareler yok.

Sonra kime göre bir çözüm? Başka oyuncular var mı, kimler? Rolleri neler?

Kim, ne kadar belirleyici?

Terörsüz bir Ülke kulağa çok hoş geliyor. Bu aynı zamanda terörün çıkış nedenlerini de ortadan kaldırmayı gerektirir.

İnsan kimliği, dili, toplumsal aidiyeti, yaşamı kendini biçimlendirme hakkı tartışma konusu yapılamaz.

Böyle bir irade ne zaman oluştu?

İktidar, dıştan gelen baskıyla kabul etmek zorunda kaldığı durumu iktidarda kalmak için bir hamleye dönüştürüyor.

Bir uzlaşma gerçekleşirse demokratik bir ülkede mi olur, yoksa katı bir otokrasiye mi geçilir, henüz bilmiyoruz.

Kürt siyaseti, elde etmek istediği konum, ve kendisine verilebilecek iktidar payı için çok dillendirdiği demokrasiden vazgeçip katı bir yönetime evet der mi?

Bir pazarlık olduğuna dair işaretler var ve bu pazarlık sonucu halkların eşitliğinin - bu da ilginç bir deyim - otokraside gerçekleşmesi mümkün olabilir mi?

Güce ve meşruiyete ihtiyacı olan iktidarın Kürt hamlesi akla çok şey getiriyor.

Muhalefeti bölmek iktidara güç kazandırır. - divide et empera - Bir bölüm muhalefete istediklerini vermek bunu sağlayabilir. Verilen karşısında iktidarla uzlaşı kaçınılmaz olacaktır.

Birinci sırada her şeyin iktidarın devamı için olduğunu düşünmek müneccim olmayı gerektirmez. İktidarın bu talebini karşılayarak elde edilecek haklar daha da baskıcı hale gelen bir iktidarla yaşanacak.

Nasıl olsa bir gün demokrasi gelir mantığı mı söz konusu?

Çelişki apaçık.

Tuncer Bakırhan’ın Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz açıklaması nereden çıkmıştı?

Geçmişte Selahattin Demirtaş’ın pazarlıklar döneminde Gezi Eylemleri hakkındaki açıklamalarına benziyor.

Demirtaş’ın da, Bakırhan’ın da halk hareketlerine dair bir şeyler öğrenmesi için rahle i tedrisata ihtiyacı var.

Halk hareketleri politika, önderlik, parti falan beklemez. Zamanı gelmiştir, ortaya çıkar.

Son gelişmelerin çıkış noktası tamamen İmamoğlu’na ve CHP’ye yapılan haksızlığa tepki olarak görülürse, yanlış bir değerlendirme olur.

Seçimlerden sonra gösterdiği edilgen ve silik tavır Özel’in kendi tavrıydı.

Protestolar CHP’yi adeta iterek bu noktaya getirdi. Yoksa Özel ağzıyla kuş tuttuğundan değil.

Toplumsal tepkinin gerisinde kalmanın akıllı bir politika olmayacağını düşünecek kadar pratik bir politikacı olduğunu gösterdi o kadar.

Selahattin Demirtaş uzun yıllardır içeride. Pazarlık yaptığı iktidarın sertleşmesi sonucu demokrasiye aykırı bir şekilde Edirne Cezaevinde tutuluyor.

Çıkması gündeme gelmiştir herhalde.

Özgürlük isterken pazarlık ettiklerinin özgürlüğünü gaspı sonucu içeriye düşmek ve toplumun özgürlüğünün kısıtlanması karşılığında özgürlüğüne kavuşmak.

Bu da ikinci paradokstur.