Emma Goldman’ın yorumuyla Treplev’in toplumsal intiharı

Özet
Kuşkusuz Anton Çehov’un Martı oyunun dikkat çekici karakteri Treplev, tiyatro tarihinin intihar eden tek kahramanı değildir. Ancak Treplev’in intiharı, yazarı Çehov’un tam ve katışıksız anlamıyla ustalığı sonucu, toplumsal değer yitimine bağlı bir şekilde gerçekleşmesine rağmen, bireysel kırgınlıklar üzerine işlenmiştir. Anarşist / Radikal Emma Goldman’ın da dikkatini çeken Treplev’in intiharı, Emilie Durkheim’in Anomik İntihar kavramına bir örnek olarak da düşünülebilir. Bu çalışma Çehov ve Durkheim üzerinden gelişen bir okumayla, Goldman’ın Treplev yorumunu ele almaktadır.
Anahtar kelimeler: Emma Goldman, intihar, Treplev, Martı, Çehov
Summary
Undoubtedly, Treplev, the remarkable character of Anton Chekhov's The Seagull, is not the only hero in the history of theater to commit suicide. However, Treplev's suicide, as a result of the complete and unadulterated mastery of its author Chekhov, is based on individual resentments, even though it takes place due to the loss of social value. Treplev's suicide, which also attracted the attention of Anarchist/Radical Emma Goldman, can also be considered as an example of Emilie Durkheim's concept of Anomic Suicide. This study deals with Goldman's interpretation of Treplev through a reading that develops through Chekhov and Durkheim.
Keywords: Emma Goldman, suicide, Treplev, The Seagull, Chekhov
Giriş
Dünya tarihinin tanınmış radikal / anarşist ismi Emma Goldman, yaşamının bir döneminde tiyatro üzerine konferanslar vermiştir. Goldman’ı tiyatro konferansları vermeye yönlendiren temel etken ise ne tiyatroya olan ilgisi ne de tiyatro ile bağdaştırılabilecek herhangi başka bir nedendir. Goldman kuşkusuz sanata, özellikle edebiyat ve tiyatroya çocukluğundan bu yana ilgi duymakta ve sanatın dönem itibariyle ulaşılabilir olan tüm türleriyle bulduğu her fırsatta buluşmaktadır. Dolayısıyla bu bağlamda belli bir kültürel birikime sahip olduğu aşikârdır. Fakat Goldman tiyatro konferansları vermeye, yayımladığı anarşist dergi Mother Earth’ün (Toprak Ana) artan baskı masrafları karşısında girdiği mali kriz nedeniyle başlamıştır.
Bahsi geçen konferanslar dizisi defalarca engellenmiş, konferansların verileceği salonlar polis tarafından basılmış, Goldman devletin gözündeki tehlikeli ünü yüzünden konferanslar boyunca sürekli izlenmiş ve moda tabiriyle taciz edilmiştir.
Bu olumsuz, zorlayıcı, yorucu gerçeklerin yanında bir grup stenografın konferansların müdahale edilmeyen kısımlarını kayıt altına almasıyla Goldman yalnız o günün dinleyici/okurlarına etki etmekle kalmayan, bugünün tiyatro meraklılarına da seslenen bir tiyatro eleştiri kitabına sahip olmuştur. Stenografların kayıtları, Goldman’ın da kontrolüyle 1914 yılında Modern Tiyatronun Toplumsal Önemi isimli bir derleme kitapta toplanmış ve yayımlanmıştır.
Modern Tiyatronun Toplumsal Önemi incelendiğinde görülür ki kitabı değerli kılan en önemli nedenlerden biri bir anarşistin dolaysız olarak tiyatro oyunlarına ve tiyatro oyun yazarlarına eğilmesidir. İkincisi Goldman’ın “modern” ibaresini doğru bir perspektifte kullanması, tiyatro ve oyun yazarlığının tarihsel sürecini, toplumun ve tarihin dönemsel ve genel değişim ilkeleri ekseninde ele aldığını görebilmemizdir. Üçüncüsü ise Goldman’ın tiyatro oyunlarına ve tiyatro oyun yazarlarına, onları inceleyerek, üstlerine konuşarak önem atfederken oldukça geniş bir yelpazeyi gözetmesidir. Dördüncüsü ve belki de teorik anlamda en bağlayıcı olanı, oyunlar ve yazarları hakkında söylenmemiş olanları söyleme tavrını, Goldman’ın rahatlıkla sergilemesidir.
Modern Tiyatronun Toplumsal Önemi’nde İbsen, Strindberg, Gorki, Çehov, Tolstoy gibi adları ve çalışmaları herkesçe bilinen yazarlar yer aldığı gibi, adları ve çalışmaları daha çok konuyla ilgili uzmanlarca bilinen Stanley Houghton, Githa Sowerby, Lenox Robinson, Brieux, John Galsworthy gibi yazarlar da bulunmaktadır.
Ancak Goldman’ın yazarlar ve oyunları hakkında genel eleştirel yaklaşımı aynıdır. Her ne kadar oyunların içerikleri gereği farklı noktalara değinme yoğunluğu değişse de Goldman oyunları bireysel ve toplumsal baskı mekanizmalarının neden sonuç ilişkileri üzerinden okur. Godlman’ın bir radikal, bir anarşist olarak bu yöntemi izlemesi de anlaşılır bir durumdur.
Bu bağlamda Goldman’ın ele aldığı yazarlardan Anton Pavlaviç Çehov’un, belki de en bilinen oyunu Martı’ya getirdiği yorum oldukça önemli ve değerlidir. Goldman oyunun temel karakteri olarak görülebilen, ancak bu noktada farklı yorumlar da bulunan Treplev ile ilgili söyledikleriyle bu önemi ve değeri yaratır.
Goldman’ın Treplev yorumu iki kısacık paragraftan ibaret olsa dahi, Treplev’in oyun sonunda gerçekleşen intiharına ilişkin yargısı, Treplev’in intiharının bireysel bir yönelime mi yoksa toplumsal bir çözülmeye mi ilişkin olduğuna dair ufuk açıcı bir anlam alanı oluşturur.
Bu çalışma bahsi geçen bu alanı kavramak adına gerçekleştirilmiştir.
1.Anton Pavloviç Çehov’un Martı’sı
1.1. Genel Hatlarıyla Martı
Anton Pavloviç Çehov Martı oyununu 1895-1896 yılları içerisinde tamamlamıştır.
İlk kez Petersburg’da bulunan Aleksandrinski Tiyatrosu’nda 17 Ekim 1896’da sahnelenen Martı arzu edilen başarıyı yakalayamadığı gibi, Çehov açısından ise tam bir yıkım olmuştur. Çehov sahnede gördüğü şeyden öylesine sıkılmıştır ki, salonu oyun tamamlanmadan terk eder (Troyat, 2016:244,245).
Martı’nın “başarılı” ilk sergilenişi için Moskova Sanat Tiyatrosu’nun oyunu 17 Aralık 1898’de sahnelemesi gerekecektir (Çalışlar, 1996:41). 1897’de kurulan Moskova Sanat Tiyatrosu, kuruluşundan bir sene sonra Çehov’un Martı oyununu dağarına dâhil etmiştir (Çehov,2020:264). Oyunun, tiyatronun repertuarına alınması Moskova Sanat Tiyatrosu’nun önemli isimlerinden N. Dançenko’nun yoğun çabaları sonucu gerçekleşir. Çehov Martı oyunu ile ilgili, oyunun ilk sergilenişinden kaynaklanan büyük bir hayal kırıklığı içindedir. Bu “büyük” sorunu N. Dançenko’nun “büyük” çabaları aşar; topluluğun diğer önemli ismi Stanislavski ne Çehov ne de oyunu açısından net bir fikre sahip değildir. Ancak oyun üzerinde çalışmaya başlayan Stanislavski oyunun kendisini içine çekmesi karşısında oldukça etkilenir, fakat oyun sahneye konduğu anda dahi oyunun tam olarak ne ifade ettiğini henüz kavramadığını söyleyecektir (Stanislavski, 1992:299).
Bununla birlikte Moskova Sanat Tiyatrosu’nun üzerinde, kendi adlarına hesaplamadıkları psikolojik bir baskı söz konusudur. Çehov’un gün geçtikçe kötüye giden sağlığı için endişelenen kız kardeşi, Moskova Sanat Tiyatrosu’nu bizzat ziyaret ederek, oyunun ikinci bir başarısızlığa uğramasının Çehov’un hem kötü olan sağlığını daha da olumsuz yönde etkileyeceğini hem de duygusal anlamda Çehov’un sonu olacağını söylemiştir.
Bu şartlar altında oyun sahneye taşınır ve oyuncuların oldukça gergin bir atmosferde sahnelemelerine rağmen başarı kazanır. Bu öyle bir başarıdır ki oyunun adı olan martı, zaman içinde Moskova Sanat Tiyatrosu’nun amblemi olacaktır.
Oyun, Petruşa kısa adıyla da anılan Piyotr Nikoleyeviç Sorin’in çiftliğinde geçmektedir. Sorin, aktris ve oyunda Kostya kısa adıyla da anılan Konstantin Gavriloviç Treplev’in annesi olan İrina Nikolayevna Arkadina’nın ağabeyidir. İrina Nikolayevna Arkadina oyunun geçtiği dönemin (hayali) ünlü yazarı Boris Alekseyeviç Trigorin ile aşk ilişkisi içindedir. Trigorin’in ünlü bir yazar olmasından etkilenen ve onunla ilişki kurma arzusunda olan Nina Mihaylovna Zareçnaya, zengin bir çiftlik sahibinin kızıdır. Treplev’in Nina Mihaylovna Zareçnaya’ya karşı beslediği olumlu duyguları vardır. Sorin’in çiftliğinde yönetici olan emekli teğmen İlya Afanasyeviç Şamrayev, karısı Polina Andreyevna ve kızları, Marya veya Maşenka ve Medevedenko ile birlikte olan ancak Treplev’e de ilgi duyan Maşa İlyinişna oyunun kişileri arasında yer alırlar. Doktor olan Yevgeni Sergeveyiç Dorn, öğretmen olan Semyon Semyonoviç Medvedenko, Yakov adında bir uşak, isimsiz bir aşçı ve yine isimsiz bir hizmetçi kız oyunun diğer kişileridirler.
Treplev’in ‘yeni sanat” arayışı üzerinden gelişen oyun, gittikçe keskinleşen duygusal ilişkiler üzerinden gerçekleşen bireysel yıkımlar üzerine kuruludur. Oyunun uşak Yakov, hizmetçi kız ve aşçı harici tüm diğer kişileri bu yıkımı bir biçimiyle yaşarlar. Oyunun bütünü düşünüldüğünde ise bu “bir biçimde gerçekleşen bireysel yıkım”ların Çehov tarafından duygusal ilişkiler eksenine gizlendiği görülür.
Oyun sonunda “yeni sanat anlayışı” ile kendini gerçekleştirmeyi başarsa da değer verdiği iki kadını, annesini ve Nina’yı arzu ettiği biçimde “kazanamayan” Treplev’in intiharı ile sonlanır.
Kuşkusuz tüm oyun kişileri yalnızca oyun kişisi değil, birer temsiliyettir.
1.2. Martı’da Çehov’un Yaşamından İzler
Anton Pavloviç Çehov’un gerek öykülerinde gerekse oyunlarındaki içerikler, Çehov’un yaşamından farklı yoğunluk düzeylerinde etkiler taşır. Bu anlamda Martı’nın içeriğinde de Çehov yaşamına dair oldukça açık izlerin yer aldığı görülmektedir. Örneğin Martı oyununda yer alan Arkadina ve Trigorin ilişkisi, Trigorin ve Nina ilişkisi gibi oyun için başat olan ilişkilenmeler Çehov’un kendi yaşamının birebir örneklemeleridir.
Bu gerçeklik üzerinden metne bakıldığında karşımıza öncelikli olarak, evli olmasına karşın Çehov’a ilgi duyan Lidya Avilova çıkar. Lidya Avilova Çehov’a öyküleri aracılığıyla ilgi duyamaya başlamış bir kadındır ve önünde sonunda Çehov’la tanışmayı başarmıştır. Lidya Avilova ve Çehov arasında gerçekleşen bir olay, oyunda Çehov tarafından neredeyse olayın gerçekleştiği biçimde, oyunun üçüncü perdesinde kullanılmıştır.
“Lidya Avilova, şiirsel bir yoldan ardına düşmeye karar verdi (Çehov’un) ve bir mücevherciden, en sevdiği yazarına, saat kösteğine takılacak bir madalyon ısmarladı. Kitap biçimindeki bu madalyonun bir yüzüne de “A. Çehov’un Öyküler ve Anlatılar’ı” öbür yüzüne de “sayfa 267, satır 6 ve 7” diye kazıttırdı. Bu, Komşular adlı öyküye bir yollama idi: “Bir yaşamıma gereksinim duyarsan, gel ve al onu.” (Troyat, 2016:234,235).
Bahsi geçen bu olay, oyunda Çehov tarafından Trigorin ve Nina arasında aynı biçimde, yalnızca eser adı ve sayfa sayısı farklı olarak kullanılmıştır.
“Nina: Ayrılıyoruz artık, belki bir daha görmeyeceğiz birbirimizi. Benden anı olarak şu küçük madalyonu alın, Üzerine adınızın ilk harflerini yazdım… Arkasına da kitabınızın adını: Günler ve Geceler.
(…)
Trigorin: (Madalyonun arkasını okur.) Sayfa 121, 11 ve 12. Satırlar. Bu satırlarda ne var acaba? (…) (Çehov,2023:280,281)
Trigorin: (Elindeki kitabın yapraklarını çevirir.) sayfa 121… 11. Ve 12. Satırlar… Evet buldum. (Okur.) “Günü birinde hayatım sana gerekirse gel de al.” (Çehov, 2023:286)
Yine Çehov’un ressam dostu Levitan ve Anna Turtçaninova arasındaki aşk ilişkisi, Levitan’ın bu ilişki esnasında giriştiği ve başarısız olan intihar eylemi Martı’da karşımıza çıkan Çehov’un yaşamına, anılarına dair gerçekliklerdir. Çehov Martı’nın oyunu sürükleyen kahramanlarından Treplev’e Levitan’la olan dostluğundan çok şey aktarmıştır. Bir zaman resimlerine hayran olduğu Levitan’ın giderek sanatsal anlamda zayıfladığını düşünen Çehov, bir süre sonra onun resim sanatında yeniyi yaratmak konusunda etkisiz kaldığını düşünür. Treplev’in tiyatro özelinde ve sanat genelinde yeni arayışıyla bağlantılı ana izlek buradan oyuna taşınır. Fakat Çehov bu yeniyi arayan ve başarısızlıkla başarı arasında bir denge kurmayı beceremeyen Treplev’in karşısına usta yazar Trigorin’i koyarak, yalnızca eski ile yeniyi, tecrübeli ile deneyimsizi karşı karşıya getirmez. Trigorin ve Treplev, Levitan’ın gerçek yaşamı üzerinden Çehov’un kendini ve düşüncelerini ikiye bölmesi olarak okunmalıdır. Trigorin de Treplev de Çehov’un bileşenleridir. Bu gerçeklik oyundaki Treplev’in oyunun sonunda yer alan somut intiharının karşısına, oyunun diğer karakterlerinin soyut intiharlarını da yerleştirmiş olur. Böylelikle Treplev’in intiharı, Treplev’in bireysel bir bunalım sonucu giriştiği eylem olmaktan çıkar. Hatta daha ileri giderek söylenebilir ki Martı bir toplu intihar gösterisidir. Oyunun tüm karakterleri (Yukov, hizmetçi kız ve aşçı haricinde) böylelikle Treplev şahsında toplumun aslında kendi arzusuyla ölümünü ortaya koymuş olurlar. Peki bunun nedeni tam olarak nedir ve nasıl açıklanabilir? Burada devreye Durkheim sosyolojisinin önemli bir kavramı olan anomik intihar girer.