Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?

Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?
Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?
Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?
Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?
Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?
Affan’ın ölümü: Jakarta’da bir kıvılcım nasıl isyana dönüştü?

Jakarta’da 28 Ağustos 2025 gecesi yaşanan bir olay, Endonezya’nın uzun zamandır biriken öfkesini sokaklara döktü. Parlamento önünde milletvekillerine tanınan yüksek ödeneklere karşı süren protestolarda bir Brimob (Endonezya Ulusal Polisi’nin zırhlı birlikleri, çevik kuvvet özel timi) aracı, 21 yaşındaki motosikletli kurye Affan Kurniawan’ı ezdi. O anın görüntüleri sosyal medyada hızla yayıldı ve kısa sürede ülkenin dört bir yanında yankı buldu. Affan’ın cansız bedeni, yalnızca bir genç işçinin ölümü değil, devletin şiddet aygıtının çıplak yüzünün ortaya çıkışı olarak algılandı.

Jakarta’nın sokaklarında başlayan öfke, hızla Makassar, Surabaya, Bandung, Yogyakarta, Medan ve Bali’ye yayıldı. Protestocular yalnızca ödenekleri değil, polis şiddetini ve devletin halktan kopmuşluğunu hedef aldı. Makassar’da bölgesel parlamento binası ateşe verildi ve üç kamu çalışanı hayatını kaybetti. Surabaya ve Bandung’da barikatlar kuruldu, Bali’de gençler sokaklara döküldü. Sosyal medyada “#PolisiPembunuhRakyat” yani “Polis halkın katilidir” etiketi milyonlarca kez paylaşıldı.

Hükûmetin tepkisi, sokaktaki öfkeyi yatıştırmaktan uzaktı. Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, “sükûnet” çağrısı yaptı ve parlamentonun yüksek ödeneklerinin geri çekileceğini duyurdu. Polis Genel Müdürü kamuoyundan özür diledi, Affan’ı ezen araçtaki yedi Brimob personeli gözaltına alındı. Ancak tüm bunlar, halkın gözünde yalnızca birer göz boyamaydı. Protestocular, sorunun birkaç görevli ya da ödenek meselesi olmadığını, devletin kendisinin şiddet üzerine kurulu olduğunu haykırıyordu.

Affan’ın cenazesi binlerce motorlu kurye tarafından kortej eşliğinde taşındı. Öğrenciler, işçiler ve sendikalar bu korteje katılarak sokaklarda dayanışmanın en somut örneklerinden birini sergiledi. Bu manzara, devletin karşısında halkın tek gücünün kendi örgütlü dayanışması olduğunu hatırlattı.

Duvarlara sprey boyayla yazılan sloganlarda, kortejlerde yükselen haykırışlarda ve yanan barikatların alevlerinde aynı mesaj vardı: “Affan için adalet, polis için hesap!” Uluslararası basın ve gözlemciler bu gelişmeleri 1998’deki Suharto rejiminin çöküş sürecine benzetti. Ancak anarşist çevrelerin yorumu daha keskin: Affan’ın ölümü bir kazanın değil, devletin yapısal doğasının sonucuydu. Reform vaatleri, ödeneklerin kısılması ya da birkaç polisin yargılanması bu gerçeği değiştirmeyecekti. Çünkü sorun tek tek kurumlar ya da şahıslar değil, şiddet ve itaate dayalı iktidar düzeninin kendisiydi.

Bugün Endonezya sokaklarında yanan binalar yalnızca bir öfkenin değil, aynı zamanda bir umudun işareti. Halk, devlete güvenmediğini, kendi gücüne yaslanabileceğini yeniden keşfetti. Affan Kurniawan’ın adı artık yalnızca bir kurye değil; devlet şiddetine karşı direnişin simgesi. Onun ölümü, milyonların bir araya gelip korkmadan ses çıkarabileceğini gösterdi. Ve belki de bu yüzden, Endonezya’da yükselen isyan yalnızca bir trajediye verilen tepki değil, yeni bir toplum hayalinin kıvılcımı oldu.

Brimob: Devletin yumruğu, Brimob (Korps Brigade Mobil), Endonezya Ulusal Polisi’nin özel çevik kuvvet ve paramiliter koludur. 1946’da “Mobiele Brigade” adıyla kuruldu; bağımsızlık savaşında Hollanda’ya karşı kullanıldı. Görevi terörle mücadele, ayaklanma bastırma, sokak kontrolü ve yüksek riskli operasyonlar olarak tanımlanıyor. Zırhlı araçlar, ağır silahlar, gaz bombaları ile donatılmış durumdalar. Öğrenci eylemleri, işçi grevleri ve Papua’daki operasyonlarda aşırı şiddet kullanımıyla suçlanıyor. Halkın gözünde çoğu zaman “devletin yumruğu” ve baskı aygıtı.

Protestoların Endonezya’ya etkileri

Parlamento ödeneklerinin geri çekilmesi, Prabowo hükümetinin ilk büyük geri adımı oldu. Bu, muhalefete moral kazandırırken, iktidarın meşruiyetini tartışmaya açtı.

Affan’ın ölümüyle birlikte öğrenciler, işçiler ve motorlu kuryeler arasında geniş bir dayanışma ağı doğdu. Halkın örgütlenme deneyimi güçlendi.

Rupiah değer kaybetti, borsa düştü. Yabancı yatırımcıların güveni sarsıldı. Hükûmet ekonomik istikrar adına baskıyı artırma yoluna gidebilir.

Olaylar dünya basınında geniş yer buldu. İnsan hakları örgütleri Endonezya polisinin şiddetini sert biçimde eleştirdi.

Tıpkı 1998’deki Suharto sonrası dönemde olduğu gibi, bu protestolar Endonezya siyasetinde yeni bir kırılma noktasının habercisi olabilir.