İnsana saldırı yüzünde başlar
Yüzünüze kezzap atıldığında deforme olan, bozulan; kaybettiğiniz şey nedir? Bu kitap; İran’da yüzlerine çeşitli tarihlerde ve çeşitli nedenlerle kezzap atılmış dört kadının fotoğrafları üzerinden yola çıkıyor…
Yüzlerimiz çoğu zaman sözcüklerin görevlerini üstlenir; fakat burada yüzlerimiz yerine çehrelerimiz dersek, sözcükleri de aşan bir anlatım olanağından bahsediyoruz demektir. Hal böyle olunca insanın somut anlamda yüzünü yitirmesi somut olarak sözcüklerini de yitirmesi anlamına gelir. Yiten yalnızca yüz değil çehre olursa; sözcüklerle birlikte kişisel olanın birçok başka anlatım olanağı da yok olur. Çehre yüzün olanaklarını belirgin kılmakla birlikte, yüze genişletilmiş bir öznellik katar. Bu yazdıklarım belki ilk etapta yüz ve çehre sözcüklerinin aynı anlama geldiği sıradan anlamlar zincirini merkez anlam kabul edenler için biraz zorlama gelebilir. Oysa çehre “bir şeyin doğası, özü, idea” gibi anlamları da kapsayan bir Farsça sözcükten “çihrag’tan türemiştir.
Böylece Amir Nasri’nin Çile Odası: İmge ve Kurbanın Çehresi kitabında bizi sürüklediği korkunç gerçeklikle yüzleşmeye başlamak için, net bir ayrımı da kavramış sayılabiliriz; demek oluyor ki yüz ve çehre pek de aynı anlama gelmiyorlar.
Kitap acı ve enteresan bir gerçeklik üzerinden düşünülmüş; Amir Nasri İran’da yüzlerine çeşitli tarihlerde ve çeşitli nedenlerle kezzap atılmış dört kadının fotoğrafları üzerinden yola çıkıyor ve derinleşiyor. Kitabın ilk pasajı bu bağlamda görsel bir pasaj; İranlı, yüzleri kezzap saldırısından sonra “tanınmaz” halde olan kadınların, kezzap saldırısı öncesi “kendi” fotoğraflarını ellerinde tuttukları dört fotoğraftan oluşuyor.
Geriye kalan yirmi bir pasaj da Amir Nasri, belki de her sabah onla uyandığı için pek ciddiye almadığı “çehresi” üzerinden; anlam, bilgi, deneyim aktarımlarımızın ne denli, tıpkı çehremiz gibi farkında olmadığımız çoğul olanaklar üzerinden biçimlendiği üzerine düşünüyor; çarpıcı.
“Kusur” bir kimliği, bir insanın tüm öz birikimini yok edebilecek güce sahip mi? Kadınların yüzlerinde “bozulan, değişen, deforme olan, daha anlamlı olan ve / veya daha anlamsız olan” şey ya da şeyler insanı ve toplumu okuma noktasında, henüz kusursuz çehrelere sahip olanlar için ne söylüyor? Bizzat bu saldırıya uğramış kadınlar için ne söylüyor? Böyle bir saldırı herkesin başına gelebilir; öyleyse çehrenin dışındaki dil dışı dilin, iletişimi sağlayan çevre, dekor, giysi, gibi temelde çehre ile bütünleştiğinde belirlediği ya da tamamladığı şey ne?
Amir Nasri kesinliğinde iddia etmese de bu soruların bir cevabı olması gerektiğini düşünerek okura ulaşıyor.
Aslında insan yüzünden insan çehresine sıçramak, politik olanı birebir etkileyen ve liberterlerin uzun yıllardır kimilerine anlatmakta kendi adlarına olmasa da zorlandıkları temel bazı kapitalist manipülasyonları açığa çıkarmak için, önemli ve değerli bir düşünsel mekanizmanın işlemesini sağlıyor.
Çile Odası: İmge ve Kurbanın Çehresi
Amir Nasri
Çeviri: Mehdi Saadeti
Sakin Kitap, 136. Syf.